“Üstün yetenekli bireyler
genellikle gelişimlerinde eşzamansızlık, yeteneklerinde dengesizlik, artmış
yoğunluk ve akranlarından onları ayıran derin bir hassasiyet gösterirler.”
Linda Kreger Silverman
Üstün Yetenekli
Ama Kaygılı: Yüksek Potansiyelin Görünmeyen Yükü
Üstün
yetenekli çocuklar çoğu zaman bilişsel yetenekleri ve kapasiteleri ile dikkat
çekerler. Kolay öğrenirler, hızlı kavrarlar, kolayca yeni konular ve karmaşık
kavramlar arasında bağlantılar kurabilirler. Fakat çoğu yetişkinin atlayabildiği
ya da ihtimal vermediği bir durum vardır. Üstün yetenekli çocuklar da
zorlanırlar. Üstün yetenekli
çocuklar yoğun duygular yaşar, derin düşünür ve çoğu zaman yaşının çok ötesinde
kaygılar taşırlar. Genellikle mükemmeliyetçi olma eğilimlerinin olmasının
yanında çok yüksek düzeyde adalet duygusu ve sorgulama becerisi taşırlar.
Bunlar da beraberinde kimi zaman başedilmesi güç duygu ve durumları
getirebilir.
Bu yazıda, yüksek potansiyelle birlikte gelen duygusal hassasiyet ve kaygı
eğilimi konusunu ele almaya çalışacağız.
Zekâ ve Kaygı Aynı Anda Mümkün !
Bilimsel
çalışmalar bizlere zeka seviyesi ile kaygı arasında pozitif yönlü bir
korelasyon olabileceğini söylüyor. Yani bu da özetle zeka seviyesi arttıkça
kaygı artabilir önermesini bizlere kurduruyor. Bu çalışmaların sonuçlarını çok
basitçe açıklayacak olursak aslında zeka seviyesinin artması olayları daha
derinlemesine tahlil edebilme, geleceğe yönelik tahmin yürütebilme vb.
becerileri de beraberinde getirdiği gibi bunlara bağlı olarak kaygıyı da beraberinde
getirebilir diyebiliriz. Bu nedenle; üstün
yetenekli çocukların beyin yapıları; sadece bilgi işlemeye değil, duyguları da
yoğun şekilde deneyimlemeye yatkındır. Bu çocuklar için dünya daha karmaşık,
daha derin ve daha sorgulanması gereken bir şeydir.
Örneğin bir okul öncesi çocuk bile ölüm, adalet, zaman ya da varoluş gibi
kavramları sorgulayabilir. Yetişkinin fark etmediği detaylar onda büyük sorular
ve meraklara sebep verebilir. Bu da hem bir kafa karışıklığı hem de baş
edilemez bir duygu olarak kendisini gösterebilir.
Duygusal
Hassasiyet Nedir?
Duygusal
hassasiyet, çocuğun dış dünyadaki uyarıcılara — özellikle duygusal olanlara —
çok daha yoğun ve hızlı tepki vermesi demektir. Bu çocuklar:
- Başkalarının
duygularını hızlı algılar,
- Derin
bir empati kapasitesine sahiptir,
- Eleştiriden
çok çabuk etkilenir,
- Başarısızlık
hissiyle yoğun kaygı yaşayabilir.
Üstün
yetenekli çocukların bir kısmında bu hassasiyet, zamanla kaygıya, mükemmeliyetçiliğe
ya da içsel baskıya dönüşebildiği gibi kimi zaman da bu hassasiyetin
kaynağı bu saydığımız nitelikler olabilir.
Mükemmel
Olmalı: Başarı Baskısı ve Kaygı
Üstün
yetenekli çocuklar çoğu zaman kendilerinden çok yüksek beklentiler içine
girerler.
Henüz erken yaşta bile, en iyisi olmayı isteyebilir, hata yapmaktan korkabilir,
yaptığı küçük bir yanlışta bile kendini acımasızca yargılayabilirler. Bu
sıraladıklarımızın hepsi de aslında karşılaşması keyifli olmayan negatif
duyguları beraberinde getiren deneyimlerdir.
Sonuç
olarak yaşanan bu duygu ve durumlar onların öğrenme hevesini kırabilir, yeni
deneyimlerden kaçmalarına neden olabilir. Çünkü mükemmeliyetçilik ya hep ya hiç
şeklinde düşünme tarzının benimsenmesine neden olabilir ve bu da deneme yapma,
hata ile öğrenme pratiğini kişinin elinden alabilir.
Kaygıyı
Nasıl Tanırız?
Kaygı
her ne kadar kendisini herkeste çok farklı gösterse de özellikle başarı ve
performans konusundaki kaygıyı yakalamak için bazı genel ipuçlarımız vardır:
- Her
şeyi "doğru" yapma ihtiyacı, küçük hatalarda bile üzülme
- Yeni
bir etkinliğe başlamadan önce aşırı hazırlık ya da erteleme
- Fiziksel
belirtiler: Karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı
- Eleştiriden
kaçınmak için geri planda kalma eğilimi
- Aşırı
öz eleştiri ya da kendini yetersiz görme
Veliler
Ne Yapabilir?
Anne
ve Babalar İçin
- Onun
tüm kimliğini “başarılı olmak” üzerinden tanımlamayın. Başarı çocuğunuz
için onu tanımlayacak yegane nitelik olmasın.
- “En
iyi olman gerekmiyor” mesajını açıkça verin.
- Çocuğunuzun
yaptığı hataları sizinle rahatça konuşabileceği, analiz edebileceği bir
ortam yaratın. Hataları onunla beraber değerlendirin ve aslında ne kadar
çözülebilir şeyler olduğunu onunla beraber deneyimleyin.
Duygulara
Alan Açmak: Küçük Dokunuşlar, Büyük Farklar
Bu
çocuklar için rehberlikteki en önemli adım, onların yoğun duygularını
bastırmaya çalışmak değil, onlara duygularını tanıma ve yönetme becerisi
kazandırmaktır.
Bir
çocuk “çok zeki” olabilir ama aynı zamanda “çok kaygılı” da olabilir.
Zekânın yanında duygusal dayanıklılığı da geliştirmek, rehberliğin en kıymetli
yönlerinden biridir. Bu nedenle çocuklara duygusal okur yazarlık kazandırmak,
duygularını tanıdıktan sonra onları nasıl regüle edeceklerini öğretmek ve bunu
denemelerine olanak sağlamak oldukça önemlidir.
Üstün
yetenekli bir çocuğu sadece zekâsıyla tanımlamak, onun sadece yarısını görmek
demektir. Üstün yetenekli çocuk, duygusal olarak da desteklendiğinde ancak tam
anlamıyla gelişebilir. Kaygı ve hassasiyet, yok edilmesi gereken “eksiklikler”
değil; fark edilip yönetilmesi gereken doğal duygulardır.
Yorumlar
Yorum Gönder