BEN AİLEMİ KARDEŞİMLE PAYLAŞMAK İSTEMİYORUM!
BEN AİLEMİ KARDEŞİMLE PAYLAŞMAK İSTEMİYORUM!
Kıskançlık duygusu genellikle denk pozisyonlarda
bulunanlar arasında yaşanır. Kardeş ilişkisi içinde bakımverenin ilgisine artık
birinin daha talep olması kıskançlığın temel nedenidir. Bu kısmı biraz daha
anlamak için aslında kısaca da olsa bağlanma kavramından bahsetmek isabetli
olacaktır. Bakımveren ile bebek arasında kurulan ve ilk 6 ayın çok kritik
olduğu bağlanma davranışının, insanın sonraki yaşamında da hayatı boyunca
kurduğu ilişkilerde kendisini gösterdiğini bilimsel çalışmalar sayesinde
biliyoruz. Çocuk için bu kadar sarsılmaz, adeta güvenli bir liman gibi olan ve
tüm gereksinimlerini karşılayan bakımverenin ilgisini paylaşmak tabi ki de
kolay olmayacaktır. Kıskançlık duygusu, kardeşlerin cinsiyeti, aralarındaki yaş
farkı gibi değişkenlerden etkilenir. Yaşları birbirine daha yakın olan
kardeşlerde çatışma daha çok görülürken, yaş farkı arttıkça (özellikle 4 ve
daha fazla yaş farkı) çatışmanın azaldığı gözlenir.
Good Inside isimli çok satan kitabın yazarı Dr. Becky
Kennedy kitabında kardeş kıskançlığını/rekabetini incelerken “kıskançlık
duygusunun problem olmadığını, bu duyguyu regüle edememenin problem olduğunu”
söyler. Bu da bize aslında odaklanmamız gereken kısmı işaret eder. Kıskançlıkla
çocuğumuz/çocuklarımız nasıl başa çıkıyor?
Kıskançlıkta bakabileceğimiz birden çok boyut vardır.
Kıskanan çocuk artık annemden babamdan aldığım ilgiyi alamayacak mıyım
kaygısını da kıskançlıkla beraber yaşarken bir açıdan özgüveniyle alakalı
güçlük çektiği bir durumun içinde de bulur kendini. Bir diğer boyut ise bu
kıskançlığın ve kaygının belki de öfkenin dışavurumu olarak da ne yaptığıdır.
Kardeşine ya da kendine zarar mı veriyor? İlgiyi tekrar kazanabilmek için
çeşitli farklı yollara mı başvuruyor? Hepsi aslında aile için ilgilenilmesi
gereken konulardır. Mesela bu durumlar için bazı örnekler verebiliriz. Oyun
oynarlarken oyun içerisinde kardeşini itmek, kardeşiyle yalnız kaldığında
kardeşine karşı zarar verebilecek, öfkesini açığa çıkardığı eylemlerde
bulunması, kardeşiyle ilgilendiğiniz için küsmek, kardeşiyle bir şey paylaşmayı
reddetmek, ortamda bulunan herkesin kardeşiyle ilgilendiği bir durumda ilgi
çekmek için aksiyonlarda bulunmak. Ya da kardeşini aşırı ve belki biraz sert
sevmek. Örneklerimiz bu şekilde uzayıp gidebilir. Peki bu durumlarda ya da
dönemlerde nasıl cümleler duyabiliriz?
“O bizimle eve gelmesin!”
“Oyuncaklarımı onunla paylaşmak istemiyorum!”
“Hep onun tarafını tutuyorsunuz, hiç ona kızmıyorsunuz!”
“Ben onu istemiyorum gitsin!”
“Ben onunla oynamam!”
Çocuklarımız arasında bu durumlar yaşanıyorsa aşağıdaki
önerileri uygulayabiliriz.
- Kıskanan çocuğa ilişkinin değişmediğini göstermek
- Onunla kaliteli zaman geçirmek.
- Kıskanma duygusu, üzüntüsü, öfkesi, çekingenliği konusunda onu dinlemek ve duygusunu kabul etmek.
- Karşılaştırma yapmamak.
- Kıskançlığın neticesinde ortaya konan davranışlara gerektiğinde ebeveyn olarak sınır koymak. (ör: Birbirinize zarar verecek davranışlarda bulunamazsınız!)
- Kardeşler için kıyaslanmaya müsaade etmeyen bunun yerine ortak yapabilecekleri şeylerin oluşabileceği bir ortam sunmak.
- Kardeşiyle alakalı bazı konularda onu da ortak yapmak, minik sorumluluklar vermek.
- Ayrıca kardeşlerin arasında çıkan bir anlaşmazlıkta adil davranmanın her zaman eşit davranmak olmadığını bilip, adil davranmak.
- Kardeşlerden birini öveceğiniz zaman bunu baş başa yapmak.
- Çocuklar arasında birini “favori” olarak kayırmamak.
Kardeş kıskançlığının yaşanmamasını beklemek, kardeş pozisyonunda
bulunan kişiler arasında çatışmaların olmayacağını düşünmek pek gerçekçi bir
düşünce olmamakla beraber çok korkutucu yönetilemez bir süreç de değildir.
Ebeveyn olarak kardeş ilişkisi bağlamında beklentilerini gerçekçi bir zeminde
tutup her bir çocuğunuz için de orada bulunmak yapabileceğiniz en kıymetli
şeydir.
Derleyen : Uzman Psikolog Gülcihan Bakır
Milenyum Anaokulu Rehberlik Birimi
Yorumlar
Yorum Gönder