YAŞAM İÇİN KURAL VE SINIRLAR NEDEN GEREKLİDİR?
Anne baba olarak belki de en kafa karıştırıcı konulardan biri, “kural”lardır. Nerede kural koymalıyım?, Ne kadar kural koymalıyım?, Sınır koymam gerekli mi?, Ne zaman koymalıyım? gibi pek çok soruyu da beraberinde getiren bir konudur. Kural ve sınırlar gerçekten gerekli midir? Belki de öncelikle bu soruya cevap vermek önemlidir. Bir örnek vererek başlayalım isterseniz; yeni bir ev satın alıyorsunuz. Eve mutlulukla yerleşiyorsunuz. Çok mutlusunuz çünkü kendinizi en güvende ve rahat hissettiğiniz size ait bir yer. Ancak bir süre sonra evin duvarları, kolonları, kirişleri sürekli hareket ediyor, sallanıyor, oynuyor, yer değiştiriyor. Ne hissedersiniz? Kulağa çok hoş gelmiyor değil mi?
İşte çocuklar için de, sınırlar ve kurallar evin duvarlarının size hissettirdiği duyguyu hissettirirler. Ya güvende ya da güvensiz; ya rahat ya da rahatsız; ya belirgin ya da belirsiz…
Bu durumu biraz açmakta fayda var:
Çocuk büyürken çevresini keşfetmeye başladıkça, dış dünyayı, dış dünyanın kurallarını, beklentilerini öğrenmek ister. Bu keşifle beraber kendi beceri ve potansiyelini de görmeye ihtiyaç duyar. Bu merakla ve öğrenme isteği ile nereye kadar gidebileceğini ve neler olabileceğini bilmek ister. İşte kurallar ve sınırlar, bu öğrenme ve keşif sürecinde, çocuklara yol göstermesi açısından çok önemli bir role sahiptir. Kurallar ve sınırlar da yaşayan birer organizmadır aslında, yaşa ve duruma göre ayarlanabilen. Ve en önemlisi sağlıklı gelişim için gereklidir.
Çocuğun ilk keşif ortamı evi, bu keşifte çocuğa yol gösteren de anne babasıdır. Evde ve dolayısıyla dış dünyada kabul edilebilir ya da edilemez davranışları çocuk evde ailesinden öğrenmeye başlar. Bu süreçte karşılaştığı durumlarla ilgili sınırları net değilse, ev örneğinde olduğu gibi sık sık değişiyor ve belirsizse çocuk için yaşam kafa karıştırıcı ve yorucudur. Sosyalleşmeyle birlikte aile dışında farklı ortamlarda bulundukça pek çok farklı, olumlu olumsuz durumla ve tepkilerle karşılaşmaya başlar. Girdiği bu ortamlarda sağlıklı ilişkiler kurabilmesi, aldığı tepkilerle baş edebilmesi ve pek çok duruma ayak uydurabilmesi tutarlı, net ve sınırları belli olan tutumlarla karşılaşmasına bağlıdır.
Bu keşif sürecinde çocuk pek çok deneme yapar, gözler, gözlediklerini taklit etmeye, farklı durumlarla bağlantı kurmaya çalışır. Bu denemelerle kuralları ve sınırlarını da anlamaya çalışır. Ancak çocuğa yaşına uygun sınırlar ve kurallar konmadığında, çocuk, bilmediği bir yerde, nereye gideceğinin açık olmadığı bir yolda kaybolmuş gibi hisseder. Dolayısıyla da çocuğun böyle bir durumda yanlış yollara sapması, yanlış denemelerde bulunması ve bu belirsizliğin getirdiği olumsuz, güvensiz, tedirgin ruh halini yaşaması çok doğaldır. İşte sınırlar girilmemesi gereken yolları yani kabul görmeyen davranışları; kurallar ise uygun yolu gösteren levhaları ifade eder.
Sınırlar net ve tutarlı değilse, çocuk elinde bir yol haritası olmayan kişinin yaşadığı gibi olmadık yollara saparak sıkıntılar yaşayabilir.
Çocuklar konulan kural ve sınırlar karşısında zaman zaman sıkıntı duysalar ve esnetmek isteseler de, yetişkinlerin onların adına kural koymasına ve sınırlandırma getirmesine ihtiyaç duyarlar. Karşısında kararlı ve tutarlı ebeveynler görmek, çocuk için güven vericidir. Çok kural koymak değil ancak yerine, yaşına ve ihtiyaçlara göre konulan sınırlar karşısında kararlı, net mesajlar verebilmek önemlidir. Kendini koruyabilecek, yeri geldiğinde kendisini doğru yola yönlendirebilecek kararlı ebeveynler görmek çocuğa kendini güvende hissettirir.
Çocuklar büyürken daha fazla sorumluluk ve özgürlük almaya hazır olduklarını gösterdikçe sınırlar tekrar gözden geçirilip uyarlanabilir. Gelişim süreci içinde çocukların kendilerini geliştirebilecekleri keşif ortamını engellemeden destekleyecek sınırları koymak, anne babanın önemli görevlerinden biridir. Belirlenen sınırlar ve bu sınırlar içinde özgürlük, güç ve kontrol, çocuğun gelişimi için sağlıklı bir ortam oluşturur.
Unutulmamalıdır ki; çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük “sınırsızlık”tır.
İşte çocuklar için de, sınırlar ve kurallar evin duvarlarının size hissettirdiği duyguyu hissettirirler. Ya güvende ya da güvensiz; ya rahat ya da rahatsız; ya belirgin ya da belirsiz…
Bu durumu biraz açmakta fayda var:
Çocuk büyürken çevresini keşfetmeye başladıkça, dış dünyayı, dış dünyanın kurallarını, beklentilerini öğrenmek ister. Bu keşifle beraber kendi beceri ve potansiyelini de görmeye ihtiyaç duyar. Bu merakla ve öğrenme isteği ile nereye kadar gidebileceğini ve neler olabileceğini bilmek ister. İşte kurallar ve sınırlar, bu öğrenme ve keşif sürecinde, çocuklara yol göstermesi açısından çok önemli bir role sahiptir. Kurallar ve sınırlar da yaşayan birer organizmadır aslında, yaşa ve duruma göre ayarlanabilen. Ve en önemlisi sağlıklı gelişim için gereklidir.
Çocuğun ilk keşif ortamı evi, bu keşifte çocuğa yol gösteren de anne babasıdır. Evde ve dolayısıyla dış dünyada kabul edilebilir ya da edilemez davranışları çocuk evde ailesinden öğrenmeye başlar. Bu süreçte karşılaştığı durumlarla ilgili sınırları net değilse, ev örneğinde olduğu gibi sık sık değişiyor ve belirsizse çocuk için yaşam kafa karıştırıcı ve yorucudur. Sosyalleşmeyle birlikte aile dışında farklı ortamlarda bulundukça pek çok farklı, olumlu olumsuz durumla ve tepkilerle karşılaşmaya başlar. Girdiği bu ortamlarda sağlıklı ilişkiler kurabilmesi, aldığı tepkilerle baş edebilmesi ve pek çok duruma ayak uydurabilmesi tutarlı, net ve sınırları belli olan tutumlarla karşılaşmasına bağlıdır.
Bu keşif sürecinde çocuk pek çok deneme yapar, gözler, gözlediklerini taklit etmeye, farklı durumlarla bağlantı kurmaya çalışır. Bu denemelerle kuralları ve sınırlarını da anlamaya çalışır. Ancak çocuğa yaşına uygun sınırlar ve kurallar konmadığında, çocuk, bilmediği bir yerde, nereye gideceğinin açık olmadığı bir yolda kaybolmuş gibi hisseder. Dolayısıyla da çocuğun böyle bir durumda yanlış yollara sapması, yanlış denemelerde bulunması ve bu belirsizliğin getirdiği olumsuz, güvensiz, tedirgin ruh halini yaşaması çok doğaldır. İşte sınırlar girilmemesi gereken yolları yani kabul görmeyen davranışları; kurallar ise uygun yolu gösteren levhaları ifade eder.
Sınırlar net ve tutarlı değilse, çocuk elinde bir yol haritası olmayan kişinin yaşadığı gibi olmadık yollara saparak sıkıntılar yaşayabilir.
Çocuklar konulan kural ve sınırlar karşısında zaman zaman sıkıntı duysalar ve esnetmek isteseler de, yetişkinlerin onların adına kural koymasına ve sınırlandırma getirmesine ihtiyaç duyarlar. Karşısında kararlı ve tutarlı ebeveynler görmek, çocuk için güven vericidir. Çok kural koymak değil ancak yerine, yaşına ve ihtiyaçlara göre konulan sınırlar karşısında kararlı, net mesajlar verebilmek önemlidir. Kendini koruyabilecek, yeri geldiğinde kendisini doğru yola yönlendirebilecek kararlı ebeveynler görmek çocuğa kendini güvende hissettirir.
Çocuklar büyürken daha fazla sorumluluk ve özgürlük almaya hazır olduklarını gösterdikçe sınırlar tekrar gözden geçirilip uyarlanabilir. Gelişim süreci içinde çocukların kendilerini geliştirebilecekleri keşif ortamını engellemeden destekleyecek sınırları koymak, anne babanın önemli görevlerinden biridir. Belirlenen sınırlar ve bu sınırlar içinde özgürlük, güç ve kontrol, çocuğun gelişimi için sağlıklı bir ortam oluşturur.
Unutulmamalıdır ki; çocuğa yapılabilecek en büyük kötülük “sınırsızlık”tır.
Kaynakça:
MACKENZIE, R.J. “ÇOCUĞUNUZA SINIR KOYMA” HYB YAYINCILIK, ANKARA, 1998.
MACKENZIE, R.J. “ÇOCUĞUNUZA SINIR KOYMA” HYB YAYINCILIK, ANKARA, 1998.
Yorumlar
Yorum Gönder